Kuşkusuz geçmişten günümüze bu topraklarda aşurenin anlamı ve önemi büyük. Her birinin ayrı bir nedeni olsa da İslam ve Hıristiyan dünyasında da bu böyle, Yahudilikte de.
Kimilerine göre aşurenin geçmişi Nuh’un gemisindekiler tufandan kurtulmanın mutluluğuyla ambarın dibinde kalan tüm kuru erzakı bir araya getirerek ‘Şükran Çorbası’ yapmalarına uzanıyor. Fasulye, nohut, buğday ve kuru meyvelerin birlikteliğinden hayatın yeniden başlayacağını simgeleyen muhteşem bir lezzet çıkıyor ortaya.
İslami takvimin birinci ayı Muharrem ‘Aşure ayı’ olarak da anılıyor. Zaten Arap’ça ve İbranice’de ‘aşura’ on anlamına geliyor. Bu yıl 14 Ekim’de başlayan Muharrem ayı 12 Kasım Perşembe günü sona eriyor. 23 Ekim’e denk gelen ‘Onuncu’ günü de Aşure Günü olarak kutlanıyor. Tabii ki sadece bugün değil tüm Muharrem aşure ayı olarak biliniyor ve ay boyunca yapılarak en az yedi kişiye dağıtılıyor.
Aleviler için Aşure gününün önemi biraz daha farklı. Hz. Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’in Kerbela’da öldürülüşünden bu yana yası, ayın ilk on günü matem orucuyla tutuluyor. Sonraki iki günde de aşure yapılıp dağıtılıyor. Alevi aşuresi sıcak yeniyor.
İki yıl önce Muharrem orucunun int(11)tiği günlerde Malatya’nın Arguvan ilçesi Kızık Köyü’nde içtiğim ılık aşure çorbasının tadını asla unutamam. Kadınların bahçede kazanda kaynattıkları aşure bugüne dek yediklerimin en lezzetlisiydi.
Aslında aşure her dinde yeniden doğuşu simgeliyor. Ve her kültür kendi inancına, kimi zaman da elinde var olanlara göre malzeme katıyor.
İçine 12 farklı malzeme koyanlar de var 40 çeşit koyanlar da. Ancak kırkı tamamlamak kolay olmadığı için eskiler “Kırkı tamamlayamayanlar bir kaşık balla tatlandırsın. Arılar nasılsa kırk tür çiçeğin nektarını almıştır” diyerek kuralı demokratikleştirmişler.
Dini anlamlarının detayını ve her birinin öyküsünü işin uzmanlarına bırakacak olursak aşurenin en büyük anlamı farklılıkların birlikteliğinin mümkün olduğunun ve uyumunun kanıtı gibidir. Birbirine benzemez farklı malzemeler birbirlerini yok etmeden muhteşem bir lezzet yaratırlar.
Ve bu geleneğin bir diğer en önemli yanı da paylaşmaktır. Hangi dinde ya da kültürde olursa olsun aşure sadece yapıldığı evde kalmaz mutlaka dağıtılır.
Bu yıl da aşureleri huzur içinde bir arada yaşama ve akın kanın durması için yapalım ve paylaşalım…
FARKLI DİN VE KÜLTÜRLERDE AŞURE
Anuş Abur
Ermeni aşuresi diye bilinen ‘Anuş Abur Ermenilerin 31 Aralık -6 Ocak arası yeni yıl sofralarının ayrılmaz bir parçası. ‘Tatlı Çorba’ denilen Anuş Abur da Aşure gibi Nuh efsanesine dayandırılıyor. Yalnız ‘Anuş Abur’un içine fasulye ve nohut gibi bakliyatlar konmuyor. Üzeri ceviz, nar, kuru kayısı ve badem ile süsleniyor.
Koliva
Rumların ölenlerin arkasından buğdayla yaptıkları helva Koliva ise bir cins ‘Susuz Aşure’. Haşlanmış buğday bezler üstüne konarak iyice suyu çektiriliyor. Ardından badem, fıstık, üzüm, tarçın, kişniş, kimyon, galeta ve bisküvi tozu ile karıştırılıyor. Üzerine pudra şekeri konuyor ve kilisede ya da mezarlıkta dağıtılıyor.
Golifa
Rumların yas yemeği Koliva, Kıbrıs Türkleri arasında tat ve anlam değiştirerek Golifa’ya dönüşmüş. Golifa Kıbrıs’ta hem yılbaşı öncesi hem de Muharrem ayında pişiriliyor ve komşulara, akrabalara dağıtılıyor. Golifa da Koliva gibi bir cins kuru aşure. Haşlanmış buğday, nar, badem, susam, çörekotu, kişniş tohumu ve anason konarak yapılıyor. Ancak şeker katılmıyor.
Bir aşure tarifi
2 su bardağı keşkeklik buğday
5 bardak su
1 su bardağı tozşeker
1 su bardağı fasulye
1 su bardağı nohut
150 gram ceviz içi
150 gram fındık içi
100 gram soyulmuş badem
bir su bardağı ayıklanmış nar
100 gram kuru kayısı
100 gram kuru incir
50 gram kuru üzüm
1 fincan portakal kabuğu rendesi
1 tatlı kaşığı tarçın
1 fincan gül suyu
1 çay kaşığı vanilya
1 çay kaşığı tuz
Buğday, nohut ve fasulye ayrı ayrı geceden suya konarak ıslatılır. Ertesi gün hepsi ayrı ayrı pişirilir. Buğdayın haşlanma suyu dökülmez, ağır ateşte iyice piştikten sonra içine baklagiller eklenir. Yarım saat kadar birlikte pişirilir. Sonra sırasıyla toz şeker, tuz, küçük küçük doğranmış kuru meyveler eklenir. 10 dakika kadar ağır ateşte pişirildikten sonra içine gül suyu ve vanilya eklenir. Altı kapatıldıktan sonra da badem ve fındık eklenir. 15 dakika kadar dinlendirilip kaselere bölünür. Üzerleri ceviz, çam fıstığı, nar ve tarçınla süslenerek dağıtılır…
KaynakRadikal